23 KADROSU
FIFA 23’TEKİ YENİLER
GERD MÜLLER
Gerçek bir üretken santrfor olan Gerd Müller’in kale önünde sahip olduğu rekor kendisini İKON mertebesine yükseltmek için fazlasıyla yeterli. Alman santrfor Bundesliga rekorlarını “eğlencesine” kırdı: En fazla kariyer golü, en fazla hat-trick, en fazla gol krallığı ve bir sezonda en fazla gol rekorları bunlar arasında yer alıyor. Batı Almanya adına sadece 62 maçta inanılmaz bir şekilde 68 gol atarak milli takım düzeyinde de aynı başarılara ulaştı ve Meksika’daki FIFA World Cup 1970™’te 10 gol atarak Altın Ayakkabı’yı kazandı. Bundan dört yıl sonra Munich’te ev sahipliği yaptıkları finali kazandıran golü atarak FIFA World Cup™ tarihinde tüm zamanların en golcü oyuncusu oldu ve bu rekoru 2006’da Ronaldo Nazário tarafından kırılana kadar 32 yıl boyunca korudu. Tüm zamanların en büyük oyuncularından biri olan Müller’in mirası ve efsanesi, yalnızca birkaç oyuncu tarafından yanına yaklaşılabilen rekorlarıyla devam ediyor.
XABI ALONSO
Xabi Alonso’dan daha zarif bir orta saha oyuncusuna pek rastlanmaz. İspanyol oyuncunun dikkat çeken tekniği ve takım arkadaşlarının farkında olma kabiliyeti, derinden kavisli ve keskin uzun pas vererek forvetlere golü altın tepside sunmasını sağlıyordu. Bu yeteneğini birçok kez kullanarak orta saha çizgisinin gerisinden topu kalecinin üzerinden aşırtarak ağlara göndermişti. Alonso, Avrupa’nın en büyük takımlarının orta sahasının merkeziydi ve bu sayede birçok kupa kazandı. Liverpool’da efsanevi 2005 UEFA Champions League Finalinde beraberlik golünü attı ve daha sonra Real Madrid ile de şampiyonluğa ulaştı. Bunların yanı sıra bir FA Cup, iki Copa del Rey, bir LaLiga şampiyonluğu, üç Bundesliga ve İspanya’nın tarihinde ilk kez kazandığı FIFA World Cup™’ta oynadığı kilit rol de var. Gerçek bir İKON çalışması.
JAIRZINHO
Brezilya’nın FIFA World Cup 1970™ kadrosu, tüm zamanların en iyi milli takımlarından biri olarak görülüyor. O turnuvada Jairzinho, daha önce ve bugüne kadar hiçbir oyuncunun başaramadığı bir şey yaparak grup aşamasından finale kadar her FIFA World Cup™ maçında gol attı ve Brezilya üçüncü kez Jules Rimet kupasını kazandı. “Kasırga” lakabını alan oyuncu, kanattaki müthiş hızıyla, defans oyuncularını kolaylıkla geçmesini sağlayan korkutucu gücü ve dribling yeteneğiyle ve kalecileri çaresiz bırakan keskin bitiriciliğiyle gerçek bir golcüydü. 1970’te Çekoslovakya’ya attığı ikinci gol, Jairzinho’nun nasıl bir İKON olduğunu gösterdi: Gücü ve hızıyla üç defans oyuncusunu geride bırakıp keskin bitiriciliğiyle alt köşeye yaptığı vuruşla topu ağlara gönderdi. Yetenekli kanat oyuncularıyla tanınan bir millette Jairzinho, Seleção’nun tartışmasız en iyi oyuncularından biriydi.
FORVETLER
ROBERTO BAGGIO
Il Divin Codino (İlahi At Kuyruğu) adıyla da tanınan çok yönlü ve yaratıcı İtalyan oyuncu, üç FIFA World Cup™ turnuvasında milli takımına liderlik etti ve ünlü kupayı kaldıramasa da çok sayıda başarıya imza attı. Orta saha oyuncusu, yeteneklerini İtalya’nın en iyi kulüplerinin neredeyse tamamında sergilerken rakip kim olursa olsun sahadaki en dikkat çeken oyuncu oldu. Baggio, inanılmaz bir topla oynama içgüdüsüne sahipti ve boş alan yakalama ya da pas verme konusunda eşi benzeri yoktu. Falsolu serbest vuruşlarıyla da futbol dünyasını büyüleyen anların yaratıcısı oldu.
DENNIS BERGKAMP
Ajax’ın akademisinde ve daha sonra as takımında bir diğer İKON olan Johan Cruyff’un Total Football ekolüyle yetişen Bergkamp, neredeyse tüm mevkilerde tecrübe sahibiydi. Hollandalı futbolcu hem bireysel hem de takım arkadaşı olarak başarılı oyunuyla kulübü ve ülkesinin as forveti olup çok sayıda forvet partnerliğinde yer almasının yanı sıra zaman zaman başka bir forvetin arkasında “10 numara” rolünü de üstlendi.
GEORGE BEST
Kuzey İrlanda tarihinin en iyi futbolcusu olan Best, benzersiz kariyere sahip olan bir süper yıldızdı. Doğal dribling yeteneği konusunda futbol tarihinin en iyilerinden biri olan oyuncu, hız, teknik ve olağanüstü dengesiyle defans oyuncularını çoğu zaman çaresiz bırakıyordu.
EMILIO BUTRAGUEÑO
1980’lerin sonunda ve 1990’ların başında İspanya’nın birinci ligini domine eden Real Madrid kadrosunun önemli parçalarından biri olan Butragueño, kulüp tarihinin en üretken santrforlarından biri olma unvanını koruyor.
ERIC CANTONA
Kraldan İKON’a. Eric Cantona, sahaya adım attığı her seferinde tarih yazan bir oyuncuydu. Acımasız bir içgüdüye sahip olan, zarif, açıkgöz ve başına buyruk yetenek, İngiltere’de futbola bambaşka bir bakış açısı getirdi. Dört Premier League şampiyonluğu, iki FA Cup, destansı anlar ve 73 golle bıraktığı etki bugün bile Manchester’da ve ötesinde hissediliyor. Çok yaşa Kral Eric.
HERNÁN CRESPO
Birçok kulüpte ve Arjantin milli takımında üretken bir oyun sergileyen golcü Crespo, kendi jenerasyonunun en başarılı santrforlarından biriydi. Defans oyuncularının yaptığı hatalara anında cezayı kesen ve top ayağındayken ceza sahasının altını üstüne getiren Crespo, imkansız denilen pozisyonlarda bile topu ağlarla buluşturmayı başarıyordu.
JOHAN CRUYFF
Kulüp ve milli takım düzeyinde parlak bir kariyer geçiren Hollandalı oyun kurucu, Ajax, Barcelona ve Hollanda milli takımıyla önemli kupalar kazandı. İnanılmaz tekniği ve yaratıcılığıyla tanınan Cruyff, en popüler beceri hareketlerinden biri olan Cruyff Dönüşü’nün yaratıcısı. Oyuncu ve antrenör olarak benimsediği oyun tarzıyla Hollandalıların yarattığı “Total Football” oyun tarzının yaygınlaşmasına öncülük etti.
KENNY DALGLISH
Liverpool ve Celtic tarihinin en iyi futbolcularından biri olarak görülen Kenny Dalglish, hem ülkede hem de Avrupa’da büyük bir üstünlük kuran Liverpool kadrosunun bir parçasıydı. 13 yıl boyunca kırmızı formayı terleten ‘King Kenny’, sekiz Lig, üç Avrupa ve birçok ulusal kupa şampiyonluğu kazanarak bir Anfield efsanesi oldu.
ALESSANDRO DEL PIERO
En iyi İtalyan oyunculardan biri olarak görülen Alessandro Del Piero, yirmi yıldan daha uzun bir süre boyunca kusursuz tekniği, tehlikeli bitiriciliği ve isabetli serbest vuruşlarıyla dünyanın dört bir yanındaki futbolseverlerin gönlünde taht kurdu. 2006 FIFA World Cup™ şampiyonu olan Del Piero, katıldığı her turnuvada kendisini belli eden üretken bir golcü olarak hatırlanacak.
DIDIER DROGBA
Didier Drogba, 2003/04’te Marseille’de oynarken büyük bir çıkış yakaladı. Sıra dışı bir fiziğe sahip olan oyuncu, 55 maçta tam 32 gol atarak müthiş bir golcü olduğunu da kanıtladı ve Ligue 1’de Yılın Oyuncusu ödülünü kazandı. Fildişi Sahilli oyuncu 2004’te Chelsea’ye transfer oldu ve attığı gollerle takımının dört Premier League, dört FA Cup ve üç League Cup şampiyonluğu yaşamasında rol oynayarak ve Chelsea’nin tarihindeki ilk UEFA Champions League kazanmasını sağlayan penaltıyı gole çevirerek “Maviler”in ikonu oldu.
SAMUEL ETO’O
Tüm zamanların en iyi Afrikalı oyuncularından biri olarak görülen Samuel Eto’o büyük bir devdi. Eto’o, yıkıcı bitiriciliğinin yanı sıra hızı, yeteneği ve taktiksel anlayışıyla itibar kazandı. İstediği her noktaya gönderdiği toplarla attığı goller, formasını giydiği takımlarla üç kez UEFA Champions League zaferine ulaşmasını sağladı ve Eto’o iki finalde gol attı. Saha içindeki keskin nişancılığını saha dışında yardım amaçlarıyla kullanan Eto’o bir santrfordan daha fazlasıydı. Yaratıcı, kolaylaştırıcı ve yöneticiydi. Tam anlamıyla bir İKON.
EUSÉBIO
Futbolun ilk efsanelerinden biri olan Portekizli santrfor Eusébio da Silva Ferreira (Eusébio olarak tanınır), ülkesinin futbol alanında çok fazla tanınmadığı bir dönemde kulüp ve uluslararası düzeyde adından söz ettirdi. Milli takım kariyeri boyunca bir kez katıldığı World Cup™’ta Portekiz’in üçüncü olmasında önemli pay sahibi oldu ve Benfica’nın Real Madrid’i 5-3 yendiği 1962 European Cup (şu anki adıyla UEFA Champions League) finalinde iki gol atarak dünyayı şaşkına çevirdi.
GARRINCHA
Garrincha, 1953’te Botafogo’ya transfer oldu ve ilk maçında Bonsucesso’ya karşı hat-trick yaparak adını kısa sürede duyurdu. Doğal yeteneği ve inanılmaz dribling etkinliği sayesinde ünlenen oyuncu, kendisini transfer etmek isteyen çeşitli büyük Avrupa kulüplerini reddederek 13 sezon boyunca Botafogo forması giydi ve 1958 ile 1962’de arka arkaya FIFA World Cup™ şampiyonu olan Brezilya milli takımında kilit rol üstlendi. Brezilya akıl almaz bir şekilde kadrosunda Garrincha ve İKON Pele varken hiç maç kaybetmedi.
THIERRY HENRY
Premier League tarihinin en iyi santrforlarından biri olan Henry, çok klas ve bir o kadar tehlikeli bir bitiriciydi. Sekiz yılını geçirdiği Kuzey Londra’da dört kez Altın Ayakkabı ödülünü kazandı. 1998’de kendi ülkesinde FIFA World Cup™ şampiyonluğu yaşayan Fransız oyuncu, milli takımıyla çıktığı 123 maçta attığı 51 golle ülkesinin en golcü oyuncusu oldu.
LUIS HERNÁNDEZ
Meksika, Arjantin ve ABD’de oynadığı birçok kulüpte iyi performans sergileyen Hernández, en büyük başarılarına milli takımda ulaştı. “El Matador” lakaplı Hernández, Fransa 1998’de attığı dört golle World Cup™’ta en çok gol atan Meksikalı oyuncu olma rekorunu paylaşıyor.
MIROSLAV KLOSE
Avrupa’da birçok kulübün formasını giyerek uzun soluklu bir kariyeri geride bırakan Klose en büyük başarılarına Almanya milli takımında ulaştı. Ülkesiyle dört World Cup™’ta oynayan Klose, 2014’teki turnuvada şampiyonluk sevinci yaşadı. Uzun boylu zayıf santrfor, Alman milli takımı tarihinde en çok maça çıkan ikinci oyuncu ve 2014’teki jübilesinden önce yakaladığı Die Mannschaft gol rekorunu hâlâ elinde bulunduruyor.
PATRICK KLUIVERT
Geleneksel bir forvet gibi görünen Hollandalı Kluivert, boyu ve gücü sayesinde kullandığı fiziksel özellikleri, tehlikeli ilk dokunuşları ve saf süratiyle dünya çapında kalitesini kanıtladı. Kluivert, kulüp kariyerinde kendisi gibi İKON olan Rivaldo ile birbirlerinin farklı yönlerini tamamlayan bir partnerlikle o dönem dünyanın en korkutucu forvet ikilisini oluşturdu.
HENRIK LARSSON
Celtic tarihinin en üretken santrforlarından biri olan İsveçli golcü Larsson, formasını giydiği her takımda etkili performans sergiledi. Larsson, son derece çok yönlü, süratli, saha görüşü yüksek, zeki ve soğukkanlı oyunuyla üst düzey gol vuruşları yapabiliyordu.
GARY LINEKER
Lineker, İngiltere ve İspanya’da kulüp düzeyindeki istikrarlı golcülüğüyle fark yarattı. Açıkgöz santrfor en çok da Three Lions adına sergilediği milli takım performanslarıyla hatırlanıyor. FIFA World Cup™ Altın Ayakkabı ödülünü kazanan ilk İngiliz futbolcu olan Lineker, 1986 ve 1990’daki turnuvalarda attığı 10 golle ülkesinin FIFA World Cup™’ta en çok gol atan oyuncusu olma unvanını korumaya devam ediyor.
LUÍS FIGO
Kariyerinin ortalarında iki İspanyol futbol devine transfer olmasıyla çok konuşulan Portekizli kanat oyuncusu, İspanya ligi tarihinin en iyi yabancı futbolcularından biri olduğunu herkese kanıtladı. Kulübünün ve ülkesinin asist makinesi olan Figo, çabuk hareketleri ve dünyaca ünlü dribling yeteneğiyle kanattan bindirme yapıp takım arkadaşlarına falsolu ortalar açabiliyordu.
MICHAEL OWEN
En üretken İngiliz golcülerden biri olan Michael Owen, çok genç yaşta katıldığı 1998 World Cup™'ta yıldızını parlattı. Owen baş döndüren hızı, akıl dolu hareketleri, isabetli pasları ve tehlikeli bitiriciliği gibi nitelikleri sayesinde bir gol makinesine dönüştü.
PELÉ
Ronaldo Nazário'dan daha fazla gol atan tek Brezilyalı oyuncu olan Pelé'nin tarihin en iyi futbolcularından biri olduğuna hiç şüphe yok. Altı kez Brezilya Şampiyonu, üç kez World Cup™ şampiyonu olduğu ve 600'ün üzerinde resmi gol attığı 21 yıllık kariyeri, futbol tarihinin en büyük efsanelerinden biri olduğunu kanıtlar nitelikte.
FERENC PUSKÁS
Real Madrid’in rüya gibi kulüp kökeni bir kenara dursun, futbol tarihinde Ferenc Puskás kadar özel bir duruş sergileyen pek fazla futbolcu yoktur. Tüm zamanların en iyi forvetlerinden biri olarak görülen Puskás, Madrid ile üç Avrupa Kupası kazanırken, dribling yeteneği, hareketleri ve mükemmel zamanlamasıyla Real Madrid’in en ihtişamlı anlarında pay sahibi oldu. Ayrıca ülkesi adına 85 maçta 84 gol attı ve Macaristan’ı FIFA World Cup™ finaline taşıdı. FIFA ‘’Puskás’’ Ödülü, günümüzde her yıl en iyi golü atan oyuncuya veriliyor. Böyle bir ödüle ismi verilen bir oyuncunun nasıl goller attığını siz düşünün.
RAÚL
Madridli Raúl Gonzalez Blanco (kısaca Raúl) henüz 17 yaşındayken Real Madrid’in as takımına yükseldi ve o formayı giyen en genç futbolcu oldu. İspanyol santrfor, Real Madrid ile altı LaLiga şampiyonluğu ve üç UEFA Champions League şampiyonluğu dahil olmak üzere sayısız başarıya imza attı. Raúl ayrıca Real Madrid’de tüm zamanların en golcü oyuncusu unvanına sahipti fakat bu rekor daha sonra Cristiano Ronaldo tarafından kırıldı.
RIVALDO
Brezilyalı oyuncunun tekniği, çok yönlülüğü üzerinde önemli rol oynayarak kulüp ve milli takım düzeyinde çeşitli hücum mevkilerinde başarıya ulaşmasını sağladı. İspanya’daki döneminde durdurulamayan bir hücum tehdidi olan oyuncu, 1998-99 sezonunda 24 golle LaLiga gol kralı olup kulübünü arka arkaya ikinci lig şampiyonluğuna taşıdı. Rivaldo, 1999’da Ballon d’Or ve FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu ödüllerini kazandı. Milli takımında da yıllarca parlak performans sergileyen oyuncu, Brezilya ile 1998 FIFA World Cup™’ta ikinci; 2002’de ise şampiyon oldu.
RONALDINHO
Futbolun ezberleri bozan en son yıldızlarından biri olan Ronaldinho, Joga Bonito'nun tüm prensiplerini temsil ediyor. Brezilyalı ofansif orta saha oyuncusu, sonsuz yaratıcılığı ve muhteşem tekniğiyle muazzam goller atmanın yanı sıra muhteşem paslar vererek takım arkadaşlarını da öne çıkarıyordu. Ronaldinho dünyanın en büyük kupalarını güzel futbol oynayarak ve daima gülümseyerek kazandı.
RONALDO
Brezilyalı efsane santrforun patlayıcı hızı, acımasız bitiriciliği ve büyüleyici yeteneği, kendisini dünyanın en korkulan santrforlarından biri olmasını sağladı. İki kez Ballon d'Or ödülünü kazanan Ronaldo Nazário, Real Madrid'e transfer olarak galácticos adı verilen kadroya katılmıştı.
WAYNE ROONEY
Altyapısından yetiştiği kulüpte oynayan bir genç olarak futbol dünyasına adım attıktan sonra dünya yeni bir İngiliz süper yıldız ile tanıştı. Olağanüstü yeteneğiyle İngiliz futbolunun en büyük ve en başarılı takımlarından birinin formasını giyerek UEFA Champions League’deki ilk maçında hat-trick yaptı. Saf bir golcü olan Rooney’nin her türlü golde imzası vardı. Aynı zamanda dünyaca ünlü bir oyun kurucu ve takım oyuncusu olarak gereken her rolü üstlenebiliyordu. Rooney, beş Premier League şampiyonluğu, üç League Cup, bir FA Cup, bir UEFA Champions League, bir UEFA Europa League ve bir FIFA Club World Cup™ şampiyonluğu yaşadı. Oyuncu kariyerini, kulübünün ve İngiltere’nin en golcü oyuncusu olarak noktaladı. Herhangi bir dönemde İKON olabilecek kapasitedeydi.
IAN RUSH
Liverpool kariyerine sessiz sedasız başlayan Ian Rush, Kırmızı formayla geçirdiği ikinci sezonda 30 gol sayısına ulaştı ve bu noktadan sonra Galli oyuncunun gollerinin ardı arkası kesilmedi. Son vuruş ustası olarak 1983/84’te Division One ve Avrupa’da Altın Ayakkabı ödülünü kazandı ve Anfield’da top koşturduğu sırada dahil olduğu Liverpool kadrosu beş lig şampiyonluğu, üç FA Cup ve bir Champions League şampiyonluğuna ulaştı.
HUGO SÁNCHEZ
Diş hekimliği okuduğu sırada UNAM akademisinde yükselişe geçen Hugo Sanchez, 1977 yılında, 19. doğum gününden birkaç gün önce ilk lig şampiyonluğunu yaşadı. Meksika’da beş sezon geçiren Sanchez, dört yıl Atlético Madrid forması giydikten sonra ezeli rakip Real’e transfer oldu. Los Blancos ile 200’ün üzerinde gol atan Meksikalı santrfor, arka arkada beş LaLiga şampiyonluğu, üç ulusal kupa ve bir UEFA Cup şampiyonluğu yaşadıktan sonra Meksika’ya geri dönerek Club América’ya transfer oldu.
ALAN SHEARER
İngiliz hedef oyuncu santrfor tarzının kusursuz örneği olan Shearer, fiziği ve ceza sahasındaki varlığıyla defans oyuncularını oyundan düşürerek topu ağlarla buluşturabilen bir oyuncuydu. Blackburn Rovers ve Newcastle United adına 14’ten fazla sezonda toplam 260 gol atan Shearer, İngiltere Premier League’de tüm zamanların gol rekorunu hâlâ elinde bulunduruyor.
ANDRIY SHEVCHENKO
Ukrayna tarihinin en golcü oyuncusu, başarılarla dolu kariyerinde Dynamo Kyiv, Milan ve Chelsea’nin hücum hatlarında lokomotif görevini üstlendi. Tekniği ve saf gücüyle çok etkili olan klasik santrfor Shevchenko, iki ayağıyla da gol vuruşu yaparak İtalya ve Avrupa’daki defans oyuncularına zor anlar yaşatıyordu.
HRISTO STOICHKOV
Bulgaristan tarihinin en iyi futbolcusu olan Stoichkov, LaLiga’da geçirdiği başarılı sezonların ardından 1994’te Ballon d’Or ödülü kazanan tek Bulgar oyuncu oldu. Johan Cruyff’un rüya takımının bir parçası olan Stoichkov, golcülüğüyle takımının dört LaLiga şampiyonluğu ve bir UEFA Champions League şampiyonluğu kazanmasında pay sahibi oldu.
DAVOR ŠUKER
Hırvatistan birçok yıldız üretiyor fakat bunlardan en ikoniği Davor Šuker olabilir. Sevilla’da başarılı olduktan sonra Real Madrid’e transfer oldu ve kendi jenerasyonunun en iyi santrforlarından biri olmayı başardı. 1997-1998 sezonunda Los Blancos’u lig ve UEFA Champions League’de çifte şampiyonluğa ulaştırdı. Šuker aynı zamanda Hırvatistan’ı 1998’de FIFA World Cup™ yarı finaline taşıdı ve yedi maçta altı gol atarak Altın Ayakkabı ödülünü kazandı. Hâlâ 45 golle Hırvatistan tarihinin en golcü oyuncusu unvanına sahip. Šuker bir ulusa ilham kaynağı oldu.
FERNANDO TORRES
Fernando Torres, kendi jenerasyonunun en korkutucu santrforlarından biriydi. Atlético de Madrid’de 214 maçta 82 gol atarak yıldızını parlatan El Niño, Liverpool’da futbol dünyasına damga vurdu. Gücü, becerisi ve bitirici içgüdüsüyle Torres, kulübünde ve milli takımında rakip savunmalara kök söktürdü. İki UEFA Avrupa Şampiyonası finalinde gol atan ve Chelsea’nin UEFA Champions League şampiyonluğu yaşadığı sene kritik bir gole imza atan Torres, büyük anlarda sahneye çıkan, ikonik bir santrfordu.
DAVID TREZEGUET
Fransız santrfor Trezeguet, 20 yıllık kariyerinde özellikle uzun dönem top koşturduğu İtalya’da fırtına gibi esti. Serie A’da ve ülkesi Fransa’daki Monaco kulübünde birçok şampiyonluk yaşayan oyuncu, ülkesinin 1998’de ilk World Cup™ zaferine ulaşmasında da pay sahibi oldu. Gol vuruşu konusundaki becerileri çok çeşitli olan Trezeguet, iki ayağı ve kafasıyla kolayca gol atabiliyordu ve fırsatçılığını konuşturarak boşta kalan topları ağlara gönderiyordu.
MARCO VAN BASTEN
Ajax ve Milan’ın eski oyuncusu, sakatlık nedeniyle kariyerini yarıda bırakmak zorunda kalsa da tarihin en üretken santrforlarından olmayı başardı. Ballon d’Or’u üç kez kazanan, kulübü ve ülkesiyle birçok başarıya ulaşan Van Basten, eşsiz bitiricilik yeteneği ve akrobatik hareketleriyle inanılması güç goller atmasıyla tanınıyordu.
RUUD VAN NISTELROOY
Geleneksel ve komple bir forvet olan van Nistelrooy, kendi jenerasyonunun en istikrarlı santrforlarından biriydi. van Nistelrooy, Premier League’de ve LaLiga’da mutlaka etkileyici gol sayılarına ulaşmayı başarıyordu. Hollandalı oyuncu, iri yapısına ve uzun boyuna rağmen sahip olduğu etkileyici hız yeteneğiyle ofsayt tuzaklarını yeniyor ve ara paslara yaptığı koşularda savunmacıları oyundan düşürüyordu.
ROBIN VAN PERSIE
Robin van Persie, uzun soluklu kariyerinde üst düzey teknik kabiliyete sahip olan ve inanılmaz gollere imza atan keskin bir 9 numara olarak tanındı. Van Persie kariyerine Feyenoord’da başladı ve daha 18 yaşındayken UEFA Cup şampiyonluğu yaşadı. Bir sonraki durağı olan Kuzey Londra’da başka bir İKON olan Thierry Henry ile bir araya gelerek müthiş bir etki yarattı. Charlton’a attığı klasik Premier League golüyle mirasını geliştirdi. Ancak van Persie, hayalindeki oyuncu mertebesine Kuzey Londra’daki son iki yılında ulaştı. 2010-2011 sezonunda 18 gol atarak kariyer rekorunu kırdı. Bir sonraki sezon müthiş bir şekilde 38 maçta 30 gol attı. Ardından Manchester’a giden van Persie, dramatik bir Premier League şampiyonluğu yaşadı. Van Persie kariyerini Hollanda’nın en golcü oyuncusu olarak noktaladı ve tartışmasız mirasını mükemmel bir şekilde perçinledi.
CHRISTIAN VIERI
İtalyan santrfor 18 yıllık kariyerinde Avrupa’daki 12 farklı kulübün formasını giydi ve her birinde golcülüğünü konuşturmayı başardı. Bir zamanlar dünyanın en pahalı futbolcusu olan Vieri, iki kez Serie A’da Yılın En İyi İtalyan Futbolcusu seçildi ve dokuz golle FIFA World Cup™’ta İtalya adına en çok gol atan oyuncu olma unvanına ortak oldu.
IAN WRIGHT
Ian Wright, profesyonel futbol geç başlayan oyunculardan biriydi, ancak bu durum kendisini Crystal Palace ve Arsenal adına birçok gol atmaktan alıkoymadı. Kuzey Londra ekibindeki ilk sezonunda 29 gol atarak Altın Ayakkabı ödülünün sahibi oldu. İstikrarlı bir şekilde gol atan oyuncu, Gunners’ın 1998’de lig ve kupa ile çifte şampiyonluk yaşamasını sağlayarak kulübün ikonu haline geldi.
GIANFRANCO ZOLA
Teknik yönü yüksek ve becerikli bir oyuncu olan Zola, hücum oyunu ve kale önündeki inanılmaz görüşüyle sahada iz bırakarak oynadığı her takımda taraftarın göz bebeği oldu. Özellikle Chelsea’de sergilediği performansla bir seferinde kulüp tarihinin en iyi oyuncusu seçildi.
ORTA SAHA OYUNCULARI
MICHAEL BALLACK
Sahada etkileyici ve ilham kaynağı olan bir oyun sergileyen Alman orta saha oyuncusu Ballack, kulüp ve milli takım düzeyinde şampiyonluklarla dolu kariyerinde çok yönlü bir performans sergiledi. Fiziksel yetenekleri ve agresif oyun tarzını tehlikeli şutlarıyla tamamlayan oyuncu, uzun yıllar boyunca uzak mesafeden birçok gole imza attı. Futbol zekası da üst düzey olan Ballack, orta sahada kontrolü ele alarak maçın akışını değiştirebiliyordu.
JOHN BARNES
Müthiş bir hıza ve beceri seviyesine sahip olan John Barnes, ligi ikinci bitiren ve FA Cup ikincisi olan Watford takımında önemli rol üstlendikten sonra Liverpool’a transfer oldu. Barnes, Anfield’da top koşturduğu sürede rakip defans oyuncularının korkulu rüyası olarak takımının iki lig şampiyonluğu ve iki FA Cup kazanmasına katkı sağladı ve 1988-89’daki performansıyla PFA Yılın Oyuncusu ve Futbol Yazarları Yılın Oyuncusu ödüllerine layık görüldü.
DAVID BECKHAM
İngiltere’yi domine ederek altı Premier League şampiyonluğu ve bir UEFA Champions League şampiyonluğu yaşayan, Real Madrid’de kendisi gibi İKON olan Zidane dahil olmak üzere kendi jenerasyonunun en iyi oyuncularıyla bir araya gelip LaLiga şampiyonluğuna ulaşan Beckham’ın büyük başarılar yaşaması tesadüf değildi. Kavisli ve sert vuruş tekniğiyle duran toplardan inanılmaz bir isabet başarısına sahip olan Beckham, parlak kariyerinde MLS, Serie A ve son olarak Ligue 1’de forma giydi ve milli olduğu 115 maçta toplam 17 gol attı. Birçok futbolcu denedi fakat kimse topa Beckham gibi falso veremedi.
MICHAËL ESSIEN
Oyun tarzıyla “Bizon” lakabını alan dinamik orta saha oyuncusu Michaël Essien kariyerine Ligue 1’de başladı ve 2005’te Chelsea’nin rekor transferi oldu. Ganalı oyuncu, Stamford Bridge’de dokuz sezondan fazla oynarken attığı önemli gollerle takımının iki Premier League şampiyonluğu, altı ulusal kupa ve UEFA Champions League’i kazanmasına katkı sağladı, ardından Avrupa devleri Real Madrid ve AC Milan formalarını giydi.
GENNARO GATTUSO
Agresif ve tutkulu orta saha oyuncusu, sert müdahaleleri, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, orta sahadan oyunu okuma becerisi ve çabuk reaksiyonlarıyla tanınıyordu. Gattuso, Milan’ın 2000’lerdeki başarılarında büyük rol oynadı ve 2006’da World Cup™ şampiyonu olan İtalya’nın kilit isimlerinden biriydi.
STEVEN GERRARD
Belki de Liverpool futbol kulübünün tarihindeki en önemli oyuncu olan Gerrard, akademiden yetişerek birinci takıma kadar yükseldi ve on yıldan daha uzun bir süre boyunca yerini korudu. Gerrard’ın başarılarından ve önemli anlarından oluşturulacak liste uzar gider, ancak en unutulmaz performansını takımının AC Milan karşısında 3-0’dan geri dönüş yaptığı 2005 Champions League finalinde sergilediğini söyleyebiliriz.
RUUD GULLIT
Çok yönlü ve dinamik bir komple futbolcu olan Ruud Gullit, birden fazla atak pozisyonunda oynayabilme yeteneğine sahipti. Efsane AC Milan ve Hollanda milli takımının kilit oyuncularından olan Gullit, klas oyunuyla taraftarın gözdelerinden biriydi.
GHEORGHE HAGI
Tüm zamanların en iyi Rumen futbolcusu ve kendi jenerasyonunun en iyi orta saha oyuncularından biri olan Hagi, yaratıcılığı ve öngörülemeyen doğal yetenekleriyle sahada harikalar yaratıyordu. Kusursuz bir 10 numara olan Hagi, taktiksel zekası, keskin pasları ve akıllara durgunluk veren dribling yeteneğiyle sahanın her noktasında oyun kurabiliyordu.
XAVI HERNÁNDEZ
Xavi Hernández, tüm zamanların en çok konuşulan orta saha oyuncularından biridir. Kendi başına veya ikili sistemde oyunun hızına etki edebilen oyuncu, tarihe damga vuran başarılara imza attı. Orta sahayı kontrol etme ve hücum düzenlerini biçimlendirme yeteneği, bir orta saha oyuncunun nasıl olması gerektiğine örnek teşkil etti. Oyunu bölünüp parçalanıp analiz edilse de hiçbir zaman tam olarak uygulanamadı. Hiç kimse oyunu “Kukla Ustası” gibi yönetemedi.
KAKÁ
Klas bir ofansif orta saha oyuncusu olan Kaká üst düzey bir dripling ve pas yeteneğine sahip olduğunu göstererek birçok kulübün radarına girdi ve onu Brezilya’dan Avrupa’ya getiren kulüp Milan oldu. İtalyan kulübü adına altı parlak sezon geçiren Kaká, bu süreçte Serie A şampiyonluğu, UEFA Champions League şampiyonluğu ve Ballon d’Or ödülü gibi başarılara ulaştıktan sonra Real Madrid’e transfer olarak Los Blancos’un LaLiga’da 100 puan barajını aştığı 2011-12 sezonunda dokuz asist yaptı.
ROY KEANE
On yıl boyunca Premier League’e damga vuran Manchester United’ın merkezinde oynayan Roy Keane, orta sahanın kuvvetini ve mantığını yükselten bir oyuncuydu. Sahadaki agresif oyunuyla tanınan Keane’in yaptığı müdahaleler, birçok oyuncunun hiçbir şekilde maruz kalmak istemeyeceği nitelikteydi.
FRANK LAMPARD
Kariyerine West Ham United ile başlayan Londralı orta saha oyuncusu Lampard, 13 yıl boyunca 429 maça çıktığı Chelsea kulübünün efsanesi oldu. Çok yönlü bir orta saha oyuncusu olan Lampard, müdahale ve defans konusunda uzman olmasının yanı sıra sahanın diğer ucunda fırsat yaratıyor ve goller atıyordu. Lampard, Chelsea forması giydiği dönemde üç Premier League şampiyonluğu ve bir UEFA Champions League şampiyonluğu dahil olmak üzere çok sayıda kupa kazandı.
MICHAEL LAUDRUP
Dünyanın en köklü kulüplerinde forma giyen Danimarkalı oyun kurucu Laudrup, Johan Cruyff’un “Rüya Takımı”nda geçirdiği dönemde öne çıktı. Futbol tarihinin en iyi pasörlerinden olan Laudrup, yüksek top tekniği ile vücut çalımları ve beceri hareketlerini kullanarak akıllara kazınan anların yaratıcısı oldu.
JARI LITMANEN
1995 Champions League şampiyonu ünlü Ajax kadrosunun parçası olan Litmanen, ülkesindeki birçok kişi tarafından tüm zamanların en iyi Fin futbolcusu olarak görülüyor. Yetenekli oyun kurucu 21 yıl boyunca milli formayı giydi ve Finlandiya adına en çok maça çıkma ve gol atma rekorlarını hâlâ elinde bulunduruyor.
CLAUDE MAKÉLÉLÉ
Birçok kişiye göre kendi jenerasyonunun, hatta belki de tarihin en iyi defansif orta sahasıdır. Fransız milli oyuncu Makélélé, Real Madrid ile LaLiga’da adını duyurdu fakat İngiltere Premier League’de Chelsea’ye katıldıktan sonra tüm zamanların en iyilerinden birine dönüştü. Rakiplerine karşı markajı ve oyunu okuma yeteneğiyle fark yaratan Makélélé, defansif orta saha mevkisindeki standartları değiştirdi.
LOTHAR MATTHÄUS
World Cup™ şampiyonu Alman kadrosunun kaptanı olan oyuncu, esnekliği ve çeşitli becerileriyle yıllar boyunca orta saha oyuncusunun tanımını belirlemekte önemli rol oynadı. Takım arkadaşının koşu yoluna ince paslar gönderebilen ve ceza sahası dışındaki rakibine müdahalede bulunarak topu alabilen Matthäus, hem savunmada hem de hücumda etkili olan orta saha oyuncularının kusursuz örneklerinden biriydi.
PAVEL NEDVĚD
Dünyaca ünlü bir yeteneğe sahip olan Nedved, Çek futbol tarihinin en iyi futbolcularından biri olarak görülüyor. Kanattan yaptığı ortalar ve orta sahadan gönderdiği adrese teslim paslarla kulüp ve milli takım düzeyinde çok sayıda asiste imza attı.
EMMANUEL PETIT
Dünyanın en büyük kulüplerinde forma giyen defansif orta saha oyuncusu Petit, gittiği her takımda orta sahada güçlü partnerlikler kurmayı başardı. Atak başlatma ve savunma hattına yardımcı konusunda çok yetenekli olan Petit, 1998 World Cup™ şampiyonu olan Fransa adına büyük rol oynadı ve bir maç hariç tüm maçlarda forma giydi.
ROBERT PIRÈS
Arsenal’ın ünlü “Yenilmezler” kadrosunun kilit isimlerinden biri olan Pirès, çoğu zaman sol kanatta görev alan çok yönlü bir forvetti. Kulüp düzeyinde birçok başarıya ulaşan Pirès, Fransa ile kendi ülkesinde düzenlenen 1998 FIFA World Cup™’ta şampiyonluk yaşadı.
ANDREA PIRLO
İnanılmaz saha görüşü ve pas yeteneğiyle tanınan klas bir geriden oyun kurucu olan Pirlo, 2003 ve 2007’de UEFA Champions League şampiyonu olan AC Milan orta sahasının vazgeçilmez bir parçasıydı. Ulusal maçlardaki performanslarını milli maçlarda da sergileyen Pirlo, İtalya’nın 2006 FIFA World Cup™’ı kazanmasında kilit rol oynadı ve finalde Maçın Adamı seçildi. Pirlo, arka arkaya gelen dört şampiyonluğunun ardından Serie A kariyerini noktaladı ve daha sonra MLS’e transfer olup kariyerini orada tamamladı.
FRANK RIJKAARD
Ezici ve sert müdahaleleriyle tanınan defansif orta saha oyuncusu Rijkaard aynı zamanda gerektiğinde birçok mevkide görev alabilen çok yönlü bir oyuncuydu. Hollandalı oyuncu müdahale ve saha görüşü yetenekleriyle öne çıksa da yaratıcılığı ve keskin pasları sayesinde orta sahadan ileri çıkabiliyordu. Rijkaard, esnek oyun tarzının yardımıyla kulübü, ülkesi ve kendisi adına birçok başarıya imza attı.
JUAN ROMÁN RIQUELME
Efsanevi Arjantinli oyun kurucu Riquelme’nin pas görüşü, kendi jenerasyonunun en elit hücumcu orta sahalarından biri olmasını sağladı. Boca Juniors efsanesi Riquelme, kulübüyle CONMEBOL Libertadores’i iki kez kazandıktan sonra Avrupa’ya transfer oldu ve Villarreal formasıyla sergilediği performansla 2005 FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu Ödülüne aday gösterildi. Boca’ya geri dönüşünün ardından, 2007 finalinin iki maçında toplam üç gol atarak takımının altıncı kez Libertadores şampiyonu olmasına katkı sağladı ve CONMEBOL Libertadores En Değerli Oyuncusu seçildi.
RUI COSTA
Orta sahadan oyunu yönetme yeteneğiyle “El Maestro” lakabını alan Costa, önündeki takım arkadaşlarını organize eden ve sahanın her noktasına adrese teslim paslar gönderebilen müthiş bir “10 numara” tipi ofansif orta saha oyuncusuydu. Özverili oyunuyla kendi şutunu çekmek yerine takım arkadaşlarına inanılması güç paslar verebilen Portekizli efsane, doğru anda kullandığı üst düzey bitiricilik yeteneğine de sahipti.
PAUL SCHOLES
Yirmi yılını Manchester United’da geçirerek kulüp tarihinin en başarılı kadrolarından birinin parçası olan Scholes, kariyeri boyunca bir kulübün formasını giyen prestijli oyuncular arasına girmeyi başardı. Çok yönlü yetenekleriyle orta sahadaki tüm rolleri üstlenebilen oyuncu, yıllar boyunca değişen kadroda hep sabit kaldı ve kendisinden beklenen katkıyı verdi.
BASTIAN SCHWEINSTEIGER
Almanya’nın altın jenerasyonunun vazgeçilmez parçası olan Schweinsteiger’in sağlamlığı, tekniği ve yeteneği, Alman orta sahaları için yeni bir temel oluşturdu. Kariyerinin başında kanat oyuncusu olan ve daha sonra orta sahanın ortasına geçen oyuncu, pratik zekası ve içgüdüsüyle sekiz Bundesliga şampiyonluğu ve bir UEFA Champions League şampiyonluğu yaşadı. Ayrıca 2014 FIFA World Cup™’ta Almanya ile gurur verici bir zafere ulaştı.
CLARENCE SEEDORF
UEFA Champions League’in gerçek yıldızlarından olan Hollandalı milli oyuncu Seedorf, dünyanın en büyük kulüp başarısına üç farklı kulüpte ulaşan tek oyuncu olma unvanını koruyor: Ajax (1995), Real Madrid (1998) ve AC Milan (2003 ve 2007). Kariyeri boyunca birçok farklı görevi yerine getiren çok yönlü orta saha oyuncusu Seedorf, üçüncü bölgede top ayağındayken çok etkiliydi ve ayak hareketleri ya da ince paslarıyla rakip savunmanın düzenini bozabiliyordu.
SÓCRATES
Taktiksel bir deha olan Brezilyalı oyun kurucu, dikkatli ve isabetli paslarıyla oynadığı maçların gidişatını değiştirebiliyordu. Sócrates istediği anda maçın temposunu düşürerek rakiplerini ve takım arkadaşlarını istediği hızda oynatabiliyordu. Kulüp düzeyinde iyi performans sergileyen Sócrates’in asıl başarıları Brezilya milli takımıyla geldi ve kendisi iki World Cup™ ile iki Copa America turnuvasında görev aldı.
JUAN SEBASTIÁN VERÓN
Arjantinli yetenekli oyun kurucu, kariyerinde formasını giydiği İngiltere, İtalya ve Arjantin’deki kulüplerde yaratıcı pasları ve taktiksel görüşüyle başarılı performans sergiledi. Verón, fiziksel nitelikleriyle defansif yönü daha kuvvetli gibi görünse de top ayağındayken teknik yeteneklerini sergiliyor ve fırsat bulduğu anda bitiriciliğini konuşturuyordu.
PATRICK VIEIRA
Güçlü ve azimli bir oyun tarzına sahip olan Patrick Vieira, orta sahadan tüm maçı yönlendirebilen ender oyunculardan biriydi. Fizik gücünü, atletikliği ve tekniği bir araya getiren Vieira, modern futbolun komple orta saha oyuncuları arasında yer aldı.
ZINEDINE ZIDANE
Tüm zamanların en yetenekli futbolcularından biri olan Zinedine Zidane’ın dünyaca ünlü becerileri ve tekniği, futbolu olağanüstü şekilde kolay bir spormuş gibi gösteriyordu. 1998 FIFA World Cup™ Finalinde attığı iki gol ve 2002 UEFA Champions League Finalinde vurduğu gelmiş geçmiş en iyi volelerden biriyle en üst seviyede inanılmaz performanslara imza atan “Zizou”, Fransa Milli Takımı’nın ve Real Madrid’in efsanesi oldu.
DEFANS OYUNCULARI
FRANCO BARESI
Dünya çapında övgü toplayan defans oyuncusu Baresi, kariyerinin tamamını Milan’ın savunma hattında forma giyerek geçirdi. Kararlılığı ve saf defansif yeteneğiyle yirmi yıl boyunca en üst seviyede mücadele eden İtalyan oyuncu, birden fazla İtalya ligi ve UEFA Champions League şampiyonluğu yaşayıp 1982’de İtalya ile World Cup™’ı kazandı.
LAURENT BLANC
İri yapılı Fransız defans oyuncusu, kariyeri boyunca oynadığı birçok kulübün ve 1998 World Cup™’ı kazanan Fransa milli takımının defans hattının yapı taşıydı. Savunma yeteneği dünyaca ünlü olan Blanc, liderlik yetenekleriyle futbolun en üst seviyesinde saygınlık kazanan bir oyuncuydu.
CAFU
Brezilya ve Avrupa’nın en önemli takımlarının kilit oyuncusu olan Cafu’nun defansın sağ tarafından yaptığı hücum bindirmeleri bir futbol efsanesi olmasını sağladı ve oynadığı tüm takımları zafere taşıdı. Brezilya’da oynarken dört yılda tam 11 yerel kupa kazandı. LaLiga kariyerinden sonra 2003-2004’teki AC Milan sezonunda Serie A şampiyonluğu ve 2006-07’de UEFA Champions League şampiyonluğu yaşadı. Orada Maldini ve Costacurta gibi oyuncularla korkutucu bir defans hattında ikonik partnerlikler kurdu. Cafu, Seleção ile 142 maça çıkarak Brezilya’yı en çok temsil eden oyuncu unvanına ve üç FIFA World Cup™ finalinde oynayan (1994 ve 2002’de zafere ulaşan) ilk oyuncu olma unvanına sahip. Tamamen eşsiz bir İKON için gerçekten eşsiz bir başarı listesi.
SOL CAMPBELL
2003-04 Premier League sezonunu yenilgisiz tamamlayan Arsenal’ın ünlü “Yenilmezler” kadrosunun kilit isimlerinden olan Campbell, İngiliz futbolunun en etkili ve caydırıcı stoperlerinden biriydi.
FABIO CANNAVARO
Bireysel başarılarının listesiyle sayfaları doldurabilecek İtalyan stoper Cannavaro, aynı mevkideki oyuncuları gölgede bırakacak bir yeteneğe sahipti ve hücumda bile bunu gösteriyordu. İtalya’nın tek World Cup™ şampiyonluğunu kazanan 2006 kadrosunda yer alan oyuncu o yıl inanılmaz bir şekilde Ballon d’Or ödülünü kazandı ve 1996’dan beri bu büyük ödülü kazanan tek defans oyuncusu olma unvanını koruyor.
CARLOS ALBERTO
Carlos Alberto, Fluminense forması giyerken defansif özelliklerinin yanı sıra topla oynama becerisine sahip teknik bir defans oyuncusu olarak ön plana çıktı. Fluminense’deki üç yılının ardından Santos’a transfer oldu, bu süreçte 1970’te FIFA World Cup™ zaferine ulaşan Brezilya’ya kaptanlık etti ve final maçında turnuva tarihinin en güzel gollerinden birine imza attı. Brezilya’da 14 yıl top koşturan Carlos Alberto, New York Cosmos’da oynayan Pele’ye katıldı ve kulüpte geçirdiği dört yılda dört lig şampiyonluğu yaşanmasında önemli rol üstlendi.
ASHLEY COLE
Rekor kıran Invincibles’ın bir parçası olan Ashley Cole, efsanevi kariyerine Chelsea’de devam etme kararı aldı. İlk zamanlarda ileriye çıkan ve hücuma katkı veren oyuncu, sonradan daha özenli ve taktiksel bir oyun sergilemeye başladı. Cole oyunun iki yönünde de kendisini belli ediyordu. Bu nedenle 107 kez İngiltere formasını giydi, İngiltere tarihinin en çok maça çıkan beki oldu ve ülkenin gelmiş geçmiş en iyi beklerinden biri olmayı başardı.
MARCEL DESAILLY
Oynadığı her takımda ve her mevkide defansın temel taşlarından biri olan Desailly, hiçbir zaman güçlü ve akıllı oyun tarzından taviz vermedi. Fizik gücü, hava hakimiyeti ve yerinde müdahaleleriyle kariyerinin büyük bir bölümünü stoper mevkisinde geçiren World Cup™ şampiyonu Fransız milli oyuncu, defansif orta saha performansıyla da göz dolduruyordu. Top kapma yeteneklerini bu mevkide kullanarak topu takımına geri kazandıran oyuncu, pas ve dribling yetenekleriyle de hızlı ve isabetli kontra ataklar başlatabiliyordu.
RIO FERDINAND
Birçok kişi tarafından tarihin en iyi İngiliz defans oyuncularından biri olarak görülen Rio Ferdinand, inatçı ve azimli defans ile kaliteye, teknik yeteneğe ve başarılı top dağıtma özelliğine sahipti. Ferdinand'ın liderliği ve müthiş saha görüşü, Manchester United ile büyük kupalar kazanmasına ve İngiltere milli takımında on yıldan uzun bir süre oynamasına katkı sağladı.
FERNANDO HIERRO
Real Madrid’in üstünlüğünü kabul ettirdiği farklı dönemlerde forma giyen Hierro, İspanya’nın başkentinde başarılarla dolu bir kariyer geçirdi. İnatçı ve kararlı bir defans oyuncusu olan Hierro, zaman zaman orta sahada da görev aldığı için uzun soluklu kariyerinde 102 gol atmayı başardı.
RONALD KOEMAN
Defans oyuncusu olmasına rağmen sahip olduğu gol rekoruyla hücum oyuncularını kıskandıran Ronald Koeman, kariyerine Eredivisie’de Groningen ve Ajax ile başladıktan sonra PSV formasıyla 51 gol atarak arka arkaya üç şampiyonluk ve bir Avrupa Kupası şampiyonluğunda pay sahibi oldu. Başarılı oyununu İspanya’da sürdürerek arka arkaya dört LaLiga şampiyonluğu yaşadı ve kariyerindeki ikinci Avrupa Kupası şampiyonluğuna ulaştı; kulüpte geçirdiği altı sezonda attığı gol sayısı çift haneye ulaştı.
PHILIPP LAHM
İstikrarlı ve teknik kabiliyeti yüksek bir futbolcu olan Philipp Lahm’ın adı üstün başarıyla anılır. Asıl mevkisi olan bekte veya orta sahada oynarken taktiksel anlamda çok yönlü olan Lahm’ın gayreti, cesareti ve zarif oyunu, kendisini örnek futbolcu mertebesine yükseltti. FIFA World Cup™ ve UEFA Champions League dahil olmak üzere kariyerinde 20’nin üzerinde şampiyonluk yaşayan Lahm, önümüzdeki yıllar boyunca örnek alınacak bir oyuncu.
PAOLO MALDINI
Beş UEFA Champions League şampiyonluğu ve sayısız kupa zaferi yaşayan Maldini, kariyeri boyunca formasını giydiği tek takım olan Milan’ı 25 yıl boyunca büyük başarılara taşıdı. Savunma hattının her noktasında oynayabilecek kadar çok yönlü olan Maldini, sahada olduğu her anda savunma ustalığını konuşturuyordu.
BOBBY MOORE
1966’da İngiltere’ye tarihinin tek World Cup™ şampiyonluğunu getiren kadronun kaptanı olan Moore, sert müdahaleleri ve doğal liderliğiyle takım arkadaşlarını cesaretlendiriyordu. Tüm zamanların en çok maça çıkma rekoru daha sonradan kırılan Moore, İngiltere futbol tarihinin en ünlü ve saygın futbolcularından biri olarak görülüyor.
ALESSANDRO NESTA
Etkileyici ve göz korkutan bir oyun sergileyen İtalyan defans oyuncusu, 20 yıldan uzun süren kariyerinde yaşadığı iki UEFA Champions League şampiyonluğu, üç Serie A şampiyonluğu ve bir World Cup™ şampiyonluğu ile kulüp ve milli takımlar düzeyinde çok sayıda başarıya imza attı. Cesur ve sert müdahaleleri, kusursuz taktiksel görüşü ve şık top tekniğiyle stoperler arasında özel bir yere sahipti.
CARLES PUYOL
Carles Puyol sert defansı ve uzun kıvırcık saçlarıyla kariyeri boyunca dikkatleri üzerine çekti. İnatçı bir defans oyuncusu olan Puyol cesareti, kararlılığı ve liderliğiyle takım arkadaşlarını olumlu yönde etkiledi ve rakiplerinin saygısını kazandı. Puyol, dünyanın en büyük kupalarını kazanan takımların kilit oyuncularından biriydi. Kulüp ve milli takım seviyesinde büyük başarılara imza atan Katalan oyuncu, kendi jenerasyonunun en iyi defans oyuncularından biri olarak anılacak.
ROBERTO CARLOS
Futbol tarihinin en iyi hücumcu sol beklerinden biri olan Roberto Carlos eşsiz sol ayağıyla hem kulüp hem de milli takım maçlarında fark yarattı. Brezilyalı oyuncu serbest vuruştan attığı unutulmaz gollerle adeta oyunun kurallarını değiştirip tarihin en başarılı futbolcularından biri oldu.
NEMANJA VIDIĆ
Nemanja Vidić, Premier League’e alışmak için biraz zamana ihtiyaç duydu, ancak alıştıktan sonra ligin gördüğü en korkutucu defansif savaşçılardan birine dönüştü. “Bir adım önde” olan defans oyuncularına örnek gösterilebilen oyuncu, cesaret, açıkgözlülük ve taktiksel dengeyle forvetlerin önünde olmayı ve tehlikeleri savuşturmayı başarıyordu. Bir diğer İKON olan Rio Ferdinand ile efsanevi bir tandem kuran Vidic’in takıma bağlılığı, savaşçı ruhu ve güçlü tekniği, ihtişamlı kariyeri boyunca 15’ten fazla şampiyonluk yaşamasını sağladı.
GIANLUCA ZAMBROTTA
İtalyan futbolunun en iyi beklerinden biri olan Gianluca Zambrotta, 2006 FIFA World Cup™’ta yalnızca iki gol yiyerek şampiyon olan İtalya savunmasının önemli bir parçasıydı. Zambrotta turnuva boyunca sergilediği performans sayesinde 2006 FIFA World Cup™ All-Star kadrosuna seçildi.
JAVIER ZANETTI
El Tractor lakaplı yetenekli defans oyuncusu, neredeyse kariyerinin tamamını Inter Milan’ın kanadında geçirdi ve kısa süre formasını giydiği diğer takımlarda da ihtiyaç olan orta saha mevkilerine uyum sağladı. Savunma ve hücum yönü yüksek olan Arjantinli oyuncu, yaptığı mükemmel ortanın ardından savunmasına koşarak müdahalede bulunabiliyordu. Mükemmel bir lider ve profesyonel yönü yüksek olan Zanetti, hem kulübüne hem de milli takımına kaptanlık yaptı ve 22 yıllık kariyerinde yalnızca iki kırmızı kart gördü.
KALECİLER
IKER CASILLAS
Real Madrid’in köklü tarihinin en başarılı kalecisi olan “San Iker”in hikayesi adeta klasik bir futbol masalı. Çocukluğundan beri taraftarı olduğu Real’in altyapısına 90-91’de girdi ve gelişimini sürdürdü. Casillas, Madrid’in gelmiş geçmiş en iyi kadrolarından bazılarının önemli bir parçasıydı ve Madrid’in forvetleri kadar yetenekli olduğunu gösteren sıra dışı kurtarışlar yapıyordu. Casillas en sonunda Real Madrid’in kaptanı oldu, takımı “FIFA World Cup’tan daha önemli” olarak gördüğü La Decima’ya taşıdı ve ihtişamlı kariyerinde İspanya’nın 1 numarası olarak kazandığı iki UEFA European Championship’in yanına bir kupa daha ekledi. İnanılmaz bir şekilde Madrid’de 25 yıl geçiren Casillas, üç UEFA Champions League, üç FIFA Club World Cup, iki UEFA European Super Cup, beş LaLiga, iki Copa del Rey ve dört Spanish Super Cup şampiyonluğu yaşadı. Iker Casillas’ın eşi benzeri yok.
PETR ČECH
Petr Čech’in iki direk arasındaki inanılmaz istikrarı, Chelsea’nin dört Premier League, dört FA Cup ve bir UEFA Champions League şampiyonluğunda kilit rol oynadı. Konsantrasyonu ve liderliğiyle tanınan Čech, gerektiği anda sihirli eldivenlere sahipmiş gibi gözüküyordu. Premier League tarihinde kalesini gole kapatma rekorunun kendisinde olması pek şaşırtıcı değil.
PETER SCHMEICHEL
Ceza sahası içinde fiziksel olarak varlığını her zaman belli eden Peter Schmeichel, futbol tarihinin en iyi kalecilerinden biri olarak görülüyor. IFFHS Dünyanın En İyi Kalecisi ödülünü iki kez kazanan Schmeichel aynı zamanda Manchester United ikonlarından biri. 24 kupa kazanan ve 11 gol atan Danimarkalı kaleci, tarihin en iyileri arasında görülüyor.
EDWIN VAN DER SAR
Modern dönemde eşine az rastlanan türden başarılı bir kaleci olan van der Sar, kariyeri boyunca çok sayıda şampiyonluk yaşadı ve çeşitli rekorlar kırdı. Komple ve çok yönlü bir kaleci olan Hollandalı, boy ve çeviklik gibi geleneksel özelliklerini tekniği ve keskin pas yetenekleriyle tamamlıyordu.
LEV YASHIN
Büyük olasılıkla futbol tarihinin en iyi kalecisi olan "Kara Örümcek", 20 yıllık kariyerinin tamamını geçirdiği Dynamo Moscow'un simgelerinden biri. Yaklaşık 270 maçta gol yemeyen ve 150'den fazla penaltı kurtaran Yashin, Ballon d'Or'u kazanan tek kaleci olma unvanını koruyor.